31 Aralık 2017 Pazar

Göktürkler(Kimin Dönemi) #10


Kimin Dönemi (600 - 609)

Kimin döneminde Çin’in Doğu ve Batı Göktürkler üzerindeki siyasi baskıları giderek arttı. Çin’li diplomatlar Türk prenslerini birbirlerine düşürerek siyasi otoriteyi zayıf tutmaya çalışıyordu. Öyleki Kimin’in karısıda Çin’li bir prensesti.

Daha önce Çin ile iyi ilişkiler içerisinde olan Batı Göktürk İmparatorluğunun Yabgu’su Tardu, Doğu Göktürkleri hakimiyeti altına almak isteyince Çin ile arası açıldı (607). Çin Busefer Kimin’i Tardu’ya karşı kullanmaya başlamıştı. Kimin Çin hakimiyetini kabul etmiş, hatta Işbara’nın reddettiği kültürel yozlaşma ve Çinlileştirmeyide hayata geçirmeyi taahhüt etmişti.

Kimin döneminde Göktürkler varlık gösterememiş, esaret dönemi Kimin dönemindede devam etmiştir. 609’da Kimin’in ölümü üzerine yerine oğlu Şipi geçti. 

30 Aralık 2017 Cumartesi

Göktürkler(Tülan Dönemi) #9

Tülan Dönemi (589 – 600)
Tülan dönemi, Yehu döneminden pekte farksız olmakla birlikte sorunların dahada derinleştiği bir dönem olmuştur. Yönetimde bulunduğu 11 yıl içerisinde ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtaramayan Tülan, Çin’in baskılarına karşı koyamadığı gibi Türk boylarının ayaklanarak Çine irtica etmelerininde önünü alamadı. Tülan’dan sonra yerine kardeşi Kimin geçti.

Göktürkler(Yehu Dönemi) #8

Yehu Dönemi (587 – 589)

Işbara’nın ölümü üzerine yönetime geçen kardeşi Yehu 2 yıl kadar bir süre yönetimde kalabildi. Işbara döneminde yaşanan sorunların devamı niteliği olan Yehu döneminde durum daha da kötüye giderek Türk boyları ayaklanmaya başladı. Gücünün yegane kaynağı olan Türk topluluğu, göçlerle dahada zayıfladı. Yehu’dan sonra yerine kardeşi Tülan geçti. 

29 Aralık 2017 Cuma

Göktürkler(2.Işbara Dönemi) #7

Işbara Dönemi (582 – 587)

Göktürk İmparatorluğunun yıkılmasıyla zor durumda kalan Işbara, İmparatorluğunu zor şartlar altında ayakta tutmaya çalışıyordu. Batıda Tardu’, doğuda Çin baskısı altında kalan Işbara, içeride de Çin misyonerleri ve hainlerle uğraşıyordu. Işbara, şüphelendiği komutanlarını öldürmeye başladı. Öldürüleceğini anlayan komutanlar ise Çin’e sığındılar. Işbara kudretinden çok şey kaybetmişti. Büyük Türk Yabgu’su, halkının ayakta kalabilmesi için Çin ile iyi geçinmek zorundaydı.

585 yılında, Çin’e barış yapılması teklifini gönderdi. Bunun üzerine gelen Çin diplomatı Işbara’ya hakaret ederek Türk Kültürünü yozlaştırıp toplumu Çin’lileştirecek isteklerini saydı. Işbara, İçinde bulunduğu zor durum nedeniyle Çin’e bağlanmayı kabul etti ancak toplumunun Çin’lileştirilmesini reddetti. Bu konuyla ilgili Çin İmparatoruna gönderdiği mektupta şu ifadeler yer alır.

“Size bağlı kalacak, haraç verecek, kıymetli atlar hediyece edeceğim. Fakat dilimizi değiştiremem. Uzun saçlarımızı kestiremem. Halkıma Çinli elbisesi giydiremem. Adetlerinizi, kanunlarınızı alamam. Bu konuda Bütün Milletim çarpan tek bir Yürektir”

Işbara, bu mücadele döneminde vefat etmiş, yerine kardeşi Yehu geçmiştir. 

28 Aralık 2017 Perşembe

Göktürkler(Doğu Göktürk Devleti) #6

Doğu Göktürk Devleti

Büyük Göktürk İmparatorluğunun yıkılıp ikiye bölünmesiyle ortaya çıkan Doğu Göktürk İmparatorluğu, Türk Tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. Kültürel ve Sosyolojik açıdan Hun dönemine göre çok daha hızlı ilerleyen Bozkır Türkleri, Göktürk döneminde asya steplerine ve bulundukları coğrafyaya dağılarak sonradan kurulacak olan onlarca Türk İmparatorluğunun zeminini hazırlamıştır. Doğu Göktürk İmparatorluğunun yıkılmasıyla ortaya çıkan Türk İmparatorlukları, Türk kültürünü ve varlığını orta asyadan Ortadoğu ve Avrupaya doğru genişletmiştir. 

Göktürk İmparatorluğunun Yabgusu olan Işbara, Çin baskıları altında zayıflaması ve İmparatorluğun Sol Yabgu’su olan Tardu’nun Çin ile ittifaka girip ihtiraslarına kapılarak yönetimi ele alma çabası neticesinde İmparatorluğun batı kanadını Tardu’ya bırakmak zorunda kalmış, yönetiminde bulunan Doğu kanadını içinde bulunduğu zor imkanlara rağmen ayakta tutmaya çalışmıştır. 

27 Aralık 2017 Çarşamba

Göktürkler(Işbara Dönemi) #5

Işbara Dönemi (581-582) 

Bumin’in oğlu Kolo(Kara) Kağanın oğlu olan Işbara, amcası Tapo’dan sonra yönetime geçti. Işbara’nın, yönetime geçtiği dönemde Göktürkler iç karışıklıklarla boğuşur ve zayıfalamış durumdaydı. Batı kanadının Yabgu’su İstemi’nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Tardu, babası İstemi gibi doğu kanadının hakimiyetini kabul etmiyor, yönetimi tek başına ele almaya çalışıyordu. 

Çin, bu ayrılığı körükleyerek Tardu’ya hediyeler ve elçiler göndererek Doğu Kanadının Yabgu’su Işbara’yı tanımadığı, kendisinin muhatap ve dost kabul edileceği mesajlarını göndererek Tardu’yu Işbara’ya karşı kışkırtmaya başladı. Bir sonraki adımda da Çin’deki onbin civarında Türk tüccarını sınır dışı etti. Bu durum Işbara yönetimindeki Doğu bölgesini zor duruma düşürdü. Bölgede kıtlık ve yoksulluk baş gösterdi. Bu nedenle de Doğu’daki pek çok boy Batı’ya göç etti. 

Yaşanan olumsuzluklar ve Çin’in Tardu’ya desteğiyle, Tardu kendi egemenliğini ilan etti ve İmparatorluk yıkılarak fiilen ikiye bölünmüş oldu. 

Göktürklerin yıkılmasıyla Batı Göktürk İmparatorluğunun başına Tardu, Doğu Göktürk İmparatorluğunun başına Işbara geçti. 

Göktürkler(Tapo Dönemi) #4

Tapo Dönemi (572 - 581)

Tapo, yönetime geçtiği dönemde ağabeyi gibi Çin ile iyi ilişkiler kurarak, Çin’in iç karışıklıklarından istifade etmeye çalışır. Çin’den sürekli gelen armağanlar üzerine Çin ile ticaret gelişmeye başlar. Onbin kadar Türk Tüccar Çine yerleşir. İyi ilişkiler çerçevesinde bu tüccarlar geniş ayrıcalırlarla Çinde ticaret yapmaktadır. Türk tüccarlar Çin ekonomisini yavaş yavaş eline geçirmeye başlar. Çin ile ticaretin artması ve lüks tüketim maddelerinin kolay ve bol bulunması üzerine Türk boyları arasında Çin kültürü yayılmaya başlar. Türk beyleri arasında Çin yaşam biçimi özentisi oluşur. Hatta bir misyonerin “Çin’lilerin Zenginlik Kaynağının Budizmden Kaynaklandığı” sözüne Tapo’yu ikna eder. Bunun üzerine Tapo, Budist olur ve bir tapınak ile bir buda heykeli yaptırır. Hatta Budizmi korumak ve yaşatmak için seferberlik ilan eder. Çin yaşam biçimine ve inanışlarına özenen Tapo, ikiye bölünen Çin’in iki İmparatorluğu (Doğu-Chou/Batı-TSİ) ilişkilerinde iki imparatorluk arasındaki dengeyi korumakta başarısızlığa uğrar. 577 yılında Doğu ve Batı Çin (Chou ve TSİ) arasında savaş meydana gelir. Batı Çin (Chou), Doğu Çin (TSİ) yi yenilgiye uğratır ve ortadan kaldırır. Bu savaştan sonra Göktürkler ile Chou arasında anlaşmazlıklar başlar ve iki imparatorluğun arası açılır. Bu olayın üzerine Tapo, ordusu ile Çin’in içlerine doğru ilerleyerek Pekin bölgesini yağmalar. Chou’ların TSİ prensini kaçırmalarına göz yumunca da saygınlığı azalır. 

Tapo, yönetimi altında bulunan İmparatorluğun Doğu bölümünü idare etmekteydi. Batı kanadı kardeşi İstemi Yabgu tarafından idare ediliyordu. İstemi Yabgu, uzun süre imparatorluğun Batı kanadını yöneterek bölgesinde önemli bir güç haline gelmişti. Aslında Sağ Yabgu olan Tapo’ya bağlıydı ancak Kazandığı zaferler ve elde ettiği güç ile kendi kararlarını vererek hareket ediyordu. İstemi’nin Tapo’dan bağımsız hareket etmesi Göktürkleri zora sokan faktörlerden biri olmuştu. İstemi 576 yılında öldüğünde yerine oğlu Tardu geçti.

Tapo’nun yönetimi bu tarihten sonra zayıflamaya başladı. Çin ile iyi ilişkiler kuramayan Tapo, İmparatorluğun zayıflamasını önleyemedi. Tapo, hakimiyeti altında bulunan İmparatorluğun Doğu kanadını ikiye ayırarak kendi kontrolü altında olmak üzere doğu tarafına kardeşi Kolo’nun oğlu Işbara’yı, batı tarafınıda küçük kardeşi Jotan’ı tayin etti. 

Tapo ile Chou ve TSİ arasındaki anlaşmazlıklar her iki ülkeninde iç işlerini önemli ölçüde etkiledi ve karışıklıklara neden oldu. Çin, bu karışıklıklarla mücadele etmekteyken önemli bir gelişme meydana geldi. Sui sülalesi, Çin’in içinde bulunduğu karışıklığıda fırsat bilerek Çin’in egemenliğini eline geçirdi. Bu müdahaleyle Çin ilk kez ulusal bir birliğe kavuştu ve 400 yıla yakın bir süre devam eden kargaşa sona erdi. 

Çinin ulusal birliği gerçekleştirdiği 581 yılında Tapo kağan vefat eder ve yerine Kolo (Kara) Kağanın oğlu Işbara geçer. Tapo’nun ölümüyle birlikte yönetim kavgası baş gösterir.

26 Aralık 2017 Salı

Göktürkler(Mukan Dönemi) #3

Mukan Dönemi (555-572)

Mukan uzun bir süre Göktürklerin Hakanı oldu. Mukan Han dönemi Göktürklerin yükselme dönemi olarak tarihe geçmiştir. Mukan yönetimindeki Göktürkler, Batı Topa ile İttifak ederek Moğolları ve Tibetlileri yenerek topraklarını genişletirler. Batı Topa İmparatorluğu 557 yılında yıkılınca bu devletin kalıntılarıda Göktürklere katılır. Topa İmparatorluğu, bu dönemde tarih sahnesinden silinerek Türk topluluklarının içerisine karışmıştır. 

Mukan, toprakları içerisinde güçlenmeye çalışan Juan-Juan topluluklarının üzerine büyük bir saldırı düzenler. İleri gelen beyleri öldürülen ve halkı kılıçtan geçirilen Juan-Juan’ların siyasi birlikleri dağılır ve Çin topraklarına sığınırlar. Göktürkler ile Çin arasında dostluk politikaları gereği kaçan Juan-Juan’lar Göktürklere teslim edilir. Mukan han bu topluluklarıda öldürerek bölgedeki Juan-Juan kalıntılarınıda temizlemiş olur. 

Juan-Juan’lardan sonra Doğu Kitaylarıda yıkarak topraklarını genişletir ve Kıtayların Koreye doğru göçlerini sağlar. Kuzey bölgesinde bulunan Kırgızların egemenliği altına alır, kuzey bölgesindeki diğer dağınık boylarıda kendisine katarak  bozkırdaki Türk egemenliğini sağlamış olur.

Mukan imparatorluğun doğu kanadını yönetiyordu. Doğudaki ilerleyiş ve genişlemeyle birlikte Batı bölgesini idare eden Sol Yabgu İstemi’de Altayların Batısını, Isık gölü ve Tanrı dağlarına kadar olan bölgeyi hakimiyeti altına almıştı. İstemi Yabgunun Batıdaki baskısıyla Sasaniler ve Bizans ile ilişkiler kurulmaya başlandı. Önemli bir ticaret kaynağı olan İpek yolunun denetimi konusunda Sasanilerle iyi geçiniliyor ve ortak hareket ediliyordu. İstemi, Bölgedeki diğer Türk İmparatorluğu Akhunların üzerine gitmek için Sasanilerle iş birliği yaparak Akhun imparatorluğunu yıktılar ve topraklarını Sasaniler ile birlikte paylaştılar. 

İstemi ile Sasani’ler arasındaki iyi ilişkiler İpek yolunun denetimi nedeniyle anlaşmazlığa dönüştü. İstemi Sasani’lere karşı Bizans ile iyi ilişkiler kurmaya başladı. Bizans, ipek yolu ticaretinin Sasaniler aracılığıyla yapılmasından memnun değildi. Bu sebeple İstemi yabgu ile ittifak yapıldı. Bu ittifaktan sonra 19 yıl sürecek Bizans-Sasani savaşları başladı. İran’ın Müslümanlığa geçişi de bu mücadele döneminde gerçekleşmiştir. 

Mukan döneminde Çin’in iç karışıklarla boğuşması ve Doğu/Batı olarak bölünmesi Göktürklerin işini kolaylaştırır. Mukan döneminde, Göktürk İmparatorluğu bölgedeki hakimiyet alanları genişleyerek Bozkır İmparatorluğu haline gelmiştir. 

İç karışıklıklar nedeniyle güçsüz kalan Çin İmparatorluğu, Göktürklerin desteğini almak ve yağmalarından korunmak için Mukan Han’a bolca armağan ve elçi göndermiştir. Boy beylerine ve ileri gelenlerine paylaştırılan bu armağanlar, aynı zamanda Çin-Göktürk bağlılığını pekiştirir. Mukan, bunun üzerine Çin’e sıkça elçi gönderir. Çine giden elçilerin genellikle bol armağanla geri dönmesi üzerine elçilik Türk soylularının çok istediği bir görev haline geldi. Elçilik bu dönemde Türk gelenekleri içerisine girerek kurumsallaşmıştır. 

Mukan 572 yılında vefat eder. Yerine vasiyeti üzerine oğlu değil kardeşi Tapo geçer.

Devamı için yorum yeterli olur 😀

25 Aralık 2017 Pazartesi

Göktürkler (Kolo Dönemi 552)#2

Kolo (Kara) Dönemi (552-555)

Kolo, kısa bir süre yönetimde kalmıştır. Kısa süreli yönetimi döneminde Juan-Juan İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Moğolistan bölgesini Göktürklere bırakarak bir kısmı Topa Devletinin steplerine, bir bölümü ise Avrupa’ya doğru ilerleyerek bölgedeki devletlere sığınırlar. Göktürkler ve Topa devletleri arasında yapılan anlaşma gereği, Topa Devletine sığınan Juan-Juan’lar Göktürklere teslim edilir ve 555 yılında öldürülürler. Juan-Juan’ların yıkılmasından sonra Göktürkler yüzünü Moğolistan ve Tibet’e çevirir. Ancak Kolo, daha fazla ilerleyemeden vefat eder  ve yerine kardeşi Mukan gelir.

Yorum atmayı unutmayalım değerli milliyetçi Türkçü dostlar 

Göktürkler (Bumin Kağan dönemi 552)


Göktürkler

Göktürkler, Türk Tarihinde Türk adını ilk kez devlet unvanı olarak kullanan Türk Devleti olarak karşımıza çıkar. Göktürkler, Türk Dünyasının yeniden doğuşunu ve günümüz Türk Devletlerinin temelini teşkil etmiştir.
Göktürkler! Türk unvanını devlet ismi olarak kullanan ilk Türk Devleti olarak karşımıza çıkar. Göktürkler hakkındaki tarihi vakalara değinmeden önce belirtmekte fayda varki ; Göktürk ibaresi, yakın tarihte yapılan kategorizasyon çalışmaları neticesinde yakın tarih tarihçileri tarafından ayırt edici olması amacıyla kullanılmıştır. Söz konusu siyasi yönetim, kendisine Göktürkler değil Türk Devleti demektedir. Orhun kitabelerinde geçen ÖkÜk Türük ibaresinden türetilerek önce Kök, ve telafuzu kolaylaştırmak için Gök Türk olarak adlandırılmıştır. Bizde anlaşılır olması amacıyla bu devletten Göktürkler  olarak bahsedeceğiz.

Göktürkler, Türk Tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Hun döneminde, Türklük kavramı ve Türk kültürü göçebe düzenin etkisiyle oldukça zayıftı. Göktürkler döneminde Kültürel değerleri güçlenerek Türk Kimliğinin etnisiteside güçlenmiş, tarihin derinliklerinde Türk’lüğün yayılma sürecinde çok önemli etkileri olmuştur. 


Göktürkler, Hun İmparatorluklarının yıkılmasıyla Asya steplerine yayılan Hun topluluklarından biri olan Aşina kabilesine dayanır. 6. YY’da bugünki Moğolistanın Kuzey Batısı konumunda bulunan Altay eteklerinde, bölgede büyük bir imparatorluk haline gelen Juan-Juan İmparatorluğuna bağlı yaşayan Aşina kabilesi, İmparatorluğun Demir ve Dökme Çelik işçiliğini yapmaktaydı. Aşina kabilesi, Aynı zamanda kendi içerisinde de siyasi olarak teşkilatlanmakta olan bir topluluktu. 

 
Bumin Kağan Dönemi (546-552)

Bumin, 540 yılında yönetime geçerek Aşina kabilesinin Han’ı oldu. Aşina kabilesi, Bumin’in yönetiminde ticari faaliyetler amacıyla Çine doğru ilerlediler. Bu dönemde bölgede önemli bir güç konumunda olan Topa İmparatorluğu zayıflamış, Doğu-Batı Topa İmparatorluğu olarak bölünmüş ve birbirleriyle ihtilaf halindeydiler. Batı Topa İmparatorluğu, rakibi Doğu Topa ve Juan-Juan İmparatorluklarının baskılarına karşı Aşina kabilesiyle iyi ilişkiler içerisine girmeye çalışıyordu. Bumin Han, 546 yılında oymağının ürünlerini sunmak ve ticari ilişkilerini güçlendirmek amacıyla batı Topa’ya elçi gönderdi. Aynı dönemde Töles adı ile ortaya çıkan Kaokü’ler Juan-Juan’lara saldırma hazırlığı içindeydiler. Bumin Han, tabi olduğu Juan-Juan İmparatorluğuna hizmet etmek için siyasi bir manevrada bulunarak Töleslerle savaşır ve kesin bir yenilgiye uğratarak Tölesleri dağıtarak tabi olan Töles topluluklarınıda kendisine bağlar. Bumin Han, bu hamlesiyle hem Töles topluluklarınıda içine katarak güçlenir hemde Juan-Juan İmparatorluğuna yaptığı hizmetle siyasi bir manevra yapmış olur. 

Bumin Han, bu galibiyetten cesaret alarak Juan-Juan Başbuğunun kızını ister. Ancak Başbuğ, Bumine elçi göndererek “Siz Bizim Demircilik Yapan Adi Kölelerimizsiniz, Buna Nasıl Cesaret Edersiniz” mesajını iletir. Bumin Han, bu duruma sinirlenerek elçiyi öldürür ve iyice zayıflayan Batı Topa İmparatorunun kızını ister. Zor durumda olan Batı Topa, Bumin ile akrabalık yapmayı kabul eder ve 551 yılında Bumin Han ile Batı Topa Prensesi evlenir. Böylelikle Bumin Han ile Batı Topa İmparatorluğu ittifak kurmuş olur 552 yılında ise Batı Topa ile birleşerek Juan-Juan İmparatorluğuyla savaşa girişir. Bu savaşın sonunda Juan-Juan İmparatorluğunu kesin bir yenilgiye uğratarak Yabgu’luğunu ilan eder. Göktürkler, bu tarihte fiili olarak kurulmuş ve ilan edilmiş olur. 

Bumin Kağan, 552 yılında Göktürkler Devletini kurdu, ancak aynı sene vefat etti. Vefatıyla Göktürklerin Sağ Yabguluğuna oğlu Kolo, Sol Yabguluğa ise yine oğlu İstemi gelmiştir.

AK HUN İMPARATORLUĞU (EFTALİTLER)

Ak Hun İmparatorluğu [ Eftalitler ]

Ak Hun İmparatorluğu, tarihte Eftalitler olarak geçen, asyanın içlerinde varlığını sürdüren, yıkıldıktan sonra diğer Türk devletlerinin kurulmasında etken rol oynayan Eftalit tarihi.
Büyük Hun İmparatorluğunun bölünme ve parçalanmasıyla Batıya Doğru göç eden Hun kabileleri, İç Asya’dan Hazar bölgesine doğru yoğun bir Hun hareketliliği oluşturdu. Hunlar kalabalık kitlelerle İç Asya’yı terk edip Batıya doğru ilerliyordu. Bu göç hareketi M.Ö. 36’da, Bölünen Batı Hunların yıkılmasıyla başlamıştı. İlerleyen zamanlarda Hunların Kuzey ve Güney olarak tekrar bölünmesiyle ve nihayetinde Orta Asyada Hun varlığının ortadan kalkmasıyla 4. Y.Y.’a kadar devam etti. 

İç Asya’dan göç eden Hunların bir kolu Hazar denizine, diğer kolu Güneye doğru ilerlemişlerdi. Hazar bölgesine doğru ilerleyen Hunlar 3. Y.Y. ortalarında Avrupa Hun İmparatorluğunu kurdular. Aynı dönemde Güneye doğru ilerleyen kabileler ise, literatürde Orta Doğu Türkleri olarak anılan Ak Hunları kurdular. 


Ak Hunların Kuruluşu (420)

İç Asya’dan başlayan göç hareketiyle birlikte Orta Asya’ya inen Hunlar, bölgedeki siyasi yapı içerisinde ezilmemek için kabileler halinde birleşerek varlıklarını devam ettiriyorlardı. Hatta varlıkları tehlikeye girdiği zaman bölgelerindeki devletlerle savaşarak güçlerini korudular. Bu kabilelerin yaşayış şekillerini, Büyük Hun İmparatorluğu kurulmadan önceki Ön Türklerin yaşayış şekline benzetebiliriz.

Göç hareketiyle bölgede varlığını sürdüren iki büyük kabile olan Uar ve Hun kabileleri, 3. Y.Y. ortalarında güçlenerek bölgelerinde söz sahibi oldular. Bu dönem, Avrupa Hun İmparatorluğunun kurulduğu tarihlere rastlamaktadır.  Aslında Ak Hunların kuruluşunu bu tarihe dayandırabiliriz ancak İmparatorluk düzenine geçilmediği için devlet olarak telafuz edememekteyiz. 

350 li yıllarda, bugünkü Afganistanın kuzey bölgesinde siyasi bir güç haline gelen Uar ve Hun kabileleri, 400’lü yılların başına doğru birleşerek güçlenip bulunduğu bölgeyi yönetmeye başladılar. Nihayetinde 430 yılında Aksuvar’ın yönetime geçmesiyle İmparatorluk halini aldılar. Kabile düzeninden İmparatorluk düzenine geçmeleri nedeniyle, Ak Hunların kuruluşunu 420 olarak kabul edebiliriz.


Aksuvar Dönemi (430 – 470)

Uar ve Hun kabilelerinin ortak kararıyla yönetime geçen Aksuvar, imparatorluğu kurup 40 yıl gibi uzun bir süre yönetti. Güçlü bir yönetici olması hasebiyle Eftalanos (Epthalanos) ünvanını almıştı. Bu nedenle Bizans ve İran kaynaklarında Ak Hunlardan Eftalit olarak bahsedilir. 

Aksuvar, yönetime geçmesiyle birlikte bölgesinde önemli bir güç olan İran’a karşı mücadele etti. İran o dönemde Sasani kabilesinin yönetimindeydi. Aksuvar Sasanilerle savaşarak İranı baskı altına almaya başladı. Bu dönemde Akhunlar ile Sasaniler aynı bölgede varoldukları için siyasi açıdanda iç içeydiler. Aksuvar döneminde siyasi çalkantılar ortaya çıktı. 459 yılında başlayan iç karışıklıkla Yönetime geçecek kişiye karar veremeyen Sasaniler, Aksuvarın baskılarıyla Firuzu tahta geçirmek zorunda kaldılar. Firuz, tahta Aksuvarın desteğiyle geçmişti. Bu nedenle Tirmiz ve Vasgirt bölgelerini terk ederek Akhunlara hediye etti. 

Bir süre Akhunlar ile Sasanilerin arasındaki siyasi ilişkiler barış içerisinde geçti. Hatta barış görüşmelerinin birinde Firuz, kızını Aksuvarla evlendireceği sözünü verdi.  Aksuvar bir süre sonra Firuzdan sözünü tutmasını istedi. Ancak Firuz sözünü tutmayıp kızı diye Cariyesini gönderdi. Aksuvar bunu anladığında, Firuzun kendisine yardım için gönderdiği komutanını öldürerek Firuzu cezalandırdı. Firuz bunun üzerine Aksuvar’a savaş açarak ordularını Ak Hunların üzerine gönderdi.  Sınır kasabası Balam’ı işgal etti ancak Aksuvarın ordularıyla karşılaşmadan geri döndü. Bu olaydan sonra 10 yıl kadar Aksuvar ve Firuz arasında ciddi bir savaş yaşanmadı.  Firuz Aksuvara karşı yeni bir sefer hazırlığına girdi. Aksuvar bu savaşta klasik Turan taktiğini kullanarak Firuzun ordusunu dağlık bölgelerde çevirdi. Strateji hatalarıyla savaşı başlamadan kaybetmek üzere olan Firuz Aksuvardan barış istedi. Aksuvar, Firuzun kendisine yalvarıp af dilemesi şartıyla savaşı bitireceğini söyledi. Firuz bunu kabul etmek zorunda kaldı ve kendi askerlerinin önünde diz çökerek Aksuvara savaşı bitirmesi için yalvardı. Bunun üzerine savaş başlamadan bitti ordular geri döndüler. 

Gururu kırılan Firuz bir süre sonra kırılan gururunu onarmak için savaş hazırlıklarına başladı. Bu dönemde sınırdaki düzenlemeler Akhunların aleyhine geliştiği için Aksuvar Firuza savaş ilan etti. Bu savaş Firuz ile Aksuvar arasında yaşanan son savaş oldu. Zira, savaş dağlık ve yamaçlı bir arazide yaşandı ve Aksuvar, savaş başlamadan önce savaşın yaşanacağı alanda derin çukular açarak Firuz ve Askerlerinin bu çukurlara düşmesiyle savaşı kazanarak Firuzuda öldürmüş oldu. Bu savaş sonrasında Aksuvar, Sasanilerle çok ağır bir anlaşma yaptı. Sasaniler bu anlaşmayı kabul ederek Akhunlar ile bir süre barış ilişkisi kurdular. 

Aksuvar, bu anlaşmayı imzaladıktan bir süre sonra vefat etti. Yerine Toraman tahta geçti.


Kabile Yönetimi (470-480) 

Akhunlar, Aksuvarın ölümünden sonra bir Hakan seçmek yerine kabile yönetimini tercih etmiştir. Bu 26 yıllık süre zarfında kararlar, Uar ve Hun kabilelerinin oluşturduğu yönetim mekanizması tarafından alınarak hayata geçiriliyordu.

Kabile yönetimi döneminde Akhunlar ilerleyişlerine devam ederek Hindistana doğru uzanmışlardı. Bugünkü Hindistan topraklarında bulunan Gupta devletini baskı altına alarak bölgedeki otoritesini güçlendirdi. Her nekadar bir Hakan önderliğinde yönetilmese de, Kabile Yönetimi Dönemi fevkalade başarılı ve istikrarlı bir şekilde geçti. 


Toraman (480-515)

Toraman, çok uzun bir süre yönetimi elinde tuttu. Toraman’ın idareye geçtiği dönemde Akhunlar Hindistana doğru ilerlemiş, bölgedeki Guptaları baskı altına almıştı. Bölgedeki bir diğer güç Pencaplar ise yıkılmak üzereydiler. İranda ise Mazdek isyanı baş göstermeye başlamıştı. Bir tür komünist idare sistemini savunan Mazdek, halkı bu doğrultuda örgütleyerek devlete karşı teşkilatlandırdı. Toraman, Ailevi değerleri ve mal edinme özgürlüğünü ortadan kaldırma gayreti içinde olan Mazdek’e karşı tavır alarak İranın iç işlerine müdahale etti. Önce Mazdek isyanını bastırdı, daha sonra ise bir süre Mazdek’e inanıp  sonra hapsedilen ve daha sonra kaçıp Toramana sığınan Sasani hükümdarı Kavad’ı tekrar tahta çıkarttı. 

Toraman, yönetime geçtiği ilk dönemde Belh şehrini egemenliği altına aldı ve Sasanilerle husumet dönemi tekrar başladı. Aynı dönemde bölgedeki güçlerden biri olan Kuşan devleti yıkılmıştı. Toraman, bölgeye dağılan Kuşan prensliklerini kolaylıkla egemenliği altına aldı. Kuşan prensliklerinin egemenlik altına alınmasından sonra geriye Hindistan kalıyordu. Hindistana ilk saldırısı yine 480 yılında oldu. Bu saldırı sonrasında Hindistanın kuzeyini egemenlikleri altına alarak bölgedeki hakimiyetini önemli ölçüde ilerletti. Aynı dönemde, Hindistanda devlet kuran Guptalar’a karşıda akınlar düzenlensede de tam anlamıyla başarı elde edilemedi.  Bu süreç sonrasında Karaşar, Kandahar ve Hindistanın kuzeyi tamamen Akhunların hakimiyetine girdi. 

Toraman döneminde Akhunların hakimiyet alanı önemli ölçüde büyüyerek bölgede hakim güç haline gelindi. Akhunlar tarihlerinin en parlak dönemini Toraman döneminde yaşadılar. Toraman 515 yılında öldüğünde yerini oğlu Mihirakula’ya bıraktı. 


Mihirakula (515-550)

Mihirakula, yönetime geçtiği dönemde Budizm bölgede benimsenmeye başlanmış ve insanların itibar ettiği bir inanış haline gelmeye başlamıştı. Mihirakula, toplumunun Gök Tanrı inancını muhafaza etmek için Budizme karşı çok sert önlemler alarak toplumunu yozlaşmaktan ve Budizm inancına saplanmaktan kurtarmıştır. 

Mihrakula döneminde akınlar daha çok Hindistan üzerine yoğunlaştı. Hindistan üzerine sürekli akınlar düzenleyerek hakimiyet alanını genişletmek düşüncesindeydi. Mihirakulanın akınları 530 yılına kadar aralıksız ve ilerleyerek devam etti. Ancak 530 yılında Citraküta kentini ele geçirdikten sonra Mihirakula akınlarını durdurdu. Bu dönemden sonra akınlar yerini mevcut toprakların korunması ve himayesi stratejisine bıraktı. Bu tarihten sonra hakimiyet alanı genişlemeyerek mevcut hakimiyet alanı korunmaya başlandı. Bu durgunluk yerini gerilemeye bıraktı. 530-550 yılları arasında Akhunlar maruz kaldığı saldırılarla baş etmeye çalıştıysa da çok başarılı olamadılar. 


İç Karışıklık Dönemi ve Yıkılışı (550 – 567)

Mihirakulanın ölümünde Akhunların sınırları Hazar Denizinin Güney Doğu köşesinden Çine, Hindistanın kuzeyinide içine alan geniş bir alanı kapsıyordu.
Mihirakula 550 yılında vefat ettiğinde Akhunlar dağılma sürecine girdiler. Bazı tarihi kaynaklar Mihirakuladan sonra Akhun coğrafyasında prensliklerin varloduğundan bahsetsede tarih kaynakları bu konuda net bir bulgu ortaya koyamamıştır. 

Bu dönemde Akhunların yönetiminde yaşanan boşluk, bölgede güçlenen bir diğer Türk İmparatorluğu olan Göktürk’ler ve Sasanilerin bölgeyi yönetmek için işbirliği yapmasıyla AkHunların aleyhine gelişti. Akhun İmparatorluğunu aralarında paylaşarak bölgedeki Akhun İmparatorluğunu tamamen ortadan kaldırdılar. 

24 Aralık 2017 Pazar

Tarih Nedir?

Ülkeleri, ulusları, toplumları, kuruluşları etkileyen eylemlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki nedensel bağları, bunların daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her ulusun kurduğu uygarlıkları, ulusların kendi iç sorunlarını vb. inceleyen bilim.

İletişim 👇

baturalppekes@gmail.com 
Google+  BaturalpC 
Steam  BaturalpC 


Avrupa Hun İmparatorluğu. (370-470)

Avrupa Hun İmparatorluğu (370 – 470)

Hazar Gölü ve Çevresinde yaşayan Hunlar, M.S. 400 lü yıllarda Avrupa Hun Devletini ortaya çıkarttı. 370 yılında, Balamir tarafından kurulan Avrupa Hun Devleti, varlığını ve topraklarını genişletmek için bölgede yaşayan Gotlarla (Ostrogot ve Vizigot) savaşarak batıya doğru itti. O dönemde Avrupanın neredeyse tamamı Roma imparatorluğu sınırları içerisindeydi. Bugün varolan Avrupa Ülkelerinin ataları, o dönemde Barbar kavimler olarak avrupanın muhtelif yerlerinde ve ormanlık alanlarında yaşıyor ve Roma İmparatorluğuna küçük çaplı saldırılar düzenliyorlardı. Hunların bölgeye hakim olmasıyla birlikte bölgede yaşayan Barbar kavimler Avrupa Hun devleti ve Roma İmparatorluğu arasında sıkıştılar. (Bu dönem tarihe, bugünkü Avrupanın yapısını oluşturacak sonuçlara varan Kavimler Göçü olarak geçer.) Önceleri Roma İmparatorluğu bu durumdan memnundu ve Avrupa Hun İmparatorluğuyla iyi ilişkiler içerisindeydi. Ancak bu dönem büyük hükümdar Attila’nın idareyi ele alması ve strateji değiştirerek Romanın üzerine doğru ilerlemesiyle seyir değiştirdi. Zamanla Roma İmparatorluğunu da hükmü altına alan Attila, Margos Antlaşmasıyla 422 yılında Roma İmparatorluğunu vergiye bağladı. Böylelikle barış sağlanmış oldu ancak Roma İmparatorluğu, 434 yılında antlaşmayı ihlal edince tekrar ilerlemeye ve Roma İmparatorluğunun üzerine seferler düzenlemeye başladı. Devam eden zamanda Doğu ve Batı Roma’yı kontrolü altına alan Attila, 452 Yılında idareyi tamamen ele almak için Roma şehrine yürüdü. Bu dönemde Papanın, Attila’nın huzuruna giderek teslimiyeti kabul etmesi ve bölgedeki Salgın hastalıkların baş göstermesi nedeniyle daha fazla ilerlemedi. 

Büyük Hükümdar Attila, Fransaya kadar ilerleyerek Avrupa Hun Devletine en parlak dönemini yaşatmış ve bugünkü Avrupa Devletlerinin demografik yapısını oluşturan Kavimler Göçünü başlatarak tarihe yön vermiştir. 

469 yılında Attila’nın ölümüyle oğulları saltanat mücadelesine girdi ve Avrupa Hun Devleti zayıflayarak yıkıldı. Avrupa Hun İmparatorluğunun yıkılmasıyla bölgede yaşayan Hunlar, bugünkü Macaristan ve çevresinde halen yaşamaya devam ederler. Zira Macaristana, Avrupalılar Macarlara Hungary demektedir. Bu isim Avrupa Hun Devletinden miras kalmıştır. 

Büyük Hun Devletinin Doğuşu ve Yıkılışı

Büyük Hun İmparatorluğunun Kuruluşu (M.Ö. 220)

Orta Asyanın doğusunda, bugünkü Çinin Kuzeyinde yaşayan Ön Türklerin bölgede çoğalması ve kültürlerinin egemen hale gelmesiyle birlikte birbirinden ayrı ve bağımsız yaşayan Hun kabileleri, Çine karşı zaman zaman bir araya gelerek mukavemet göstermeye başlamış ve birlik ruhu ortaya çıkmıştır. Kendi kabilesi  ve bölgedeki kabilelere liderlik yapan Teoman, zamanla güçlenerek bölgede yaşayan hunları bir araya getirip M.Ö. 220 yılında Büyük Hun Devletini kurarak Türklüğü Tarih sahnesine çıkartan isim oldu.

Büyük Hun Devletinin ortaya çıkmasıyla birlikte bazı Tunguz ve Moğol toplulukları da Hun İmparatorluğunun bünyesine girdiler. Devlet Haline Gelmeden öncede bölgede yaşayan Hunlar’ın akınlarından zarar gören Çin, Feodalizmden İmparatorluğa geçiş dönemine denk gelen bu dönemde Hun İmparatorluğunun kurulmasıyla birlikte daha da zor bir durumla karşı karşıya kaldı. Zira Hun İmparatoru Teoman, İmparatorluğun kurulmasıyla birlikte Kore’den Hazar Denizine kadar olan tüm bölgeye akınlar düzenleyerek hem Çin, hemde bölgede yaşayan diğer toplumların topraklarını imparatorluğuna dahil ederek güçlenmeye ve büyümeye başladı. 

Hun İmparatorluğunun sahneye çıkışı, diğer imparatorluklara pek benzememektedir. Zira barbar ve göçebe bir toplum olarak görülen hunlar, Tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte yalnızca 50 yıl içerisinde dünyanın en büyük İmparatorluğu haline gelerek bölgeye hakim hale geldi. Çin’i vergiye bağlayarak İpek yolunu denetimi altına aldı ve bölgedeki diğer devletleri sindirdi. M.Ö. 177 yılında Hun toprakları Hazar Denizinden Kore’ye kadar uzanan ve Asya’nın neredeyse tamamını içerisine alan büyük bir imparatorluk haline geldi.  Bu ilerleyiş M.Ö. 40 lı yıllara kadar devam etti.


Büyük Hun İmparatorluğunun Zayıflaması (M.Ö. 54)

Zamanla muazzam seviyedeki İmparatorluk gücü, sefahat ve lüks yaşantıya da ayak uydurmaya başladı. Çin'le iyi ilişkiler içerisine giren Hun hakanları, Çin Saray kültürü ve alışkanlıklarına ayak uydurmaya başladı. Çin İmparatorluğuyla iyi ilişkiler içine girildiği bu dönemlerde Hun İmparatorları Çinli prenseslerle evlenerek farkında olmadan İmparatorluğun yıkımına zemin hazırladılar. Çinli prenseslerle birlikte gelen koruma orduları ve Çinli diplomatlar Hun topraklarında ve Sarayında rahatça hareket edebilir, kendi amaçlarına hizmet edecek faaliyetler icra edebilir hale geldiler. Güçlenen ve artık Hunlara vergi ödemek istemeyen Çinliler, ödedikleri vergiyi keserek Hun topraklarına akınlar düzenlemeye başladılar ve Hunların zayıflayarak küçülmesini sağladılar.  


Büyük Hun İmparatorluğunun Bölünmesi (Doğu Hun ve Batı Hun) (M.Ö. 54)

M.Ö. 54 yılında, Hun İmparatorluğunun hükümdarı olan iki kardeş Hohanye ve Çiçi ihtilafa düştüler ve İmparatorluk Doğu Hun ve Batı Hun olarak ikiye bölündü. Çin ile yakın ilişkiler içinde olan Hohanye ve Doğu Hun, Çin hükümdarlığı altına girdi, Çiçi Han  ise Çine ve kardeşi Hohanye'ye karşı sert tavır alarak Batı Hunun başına geçti fakat Çin, zayıflayan Batı Hunun üzerine giderek kısa bir süre sonra Çiçi hanı öldürerek Batı hunlarını yıktı (M.Ö. 36). Çine bağlı bulunan Doğu Hun ve hükümdarı Hohanye ise bölgedeki varlığını Çin ekseninde devam ettirdi. Çinin Muaffak olarak Hunları parçalamasıyla bölgedeki yapı Hunların aleyhine gelişmeye devam etti.


Büyük Hun İmparatorluğunun İkinci Kez Bölünmesi (Kuzey ve Güney Hun)(M.S. 48)

M.S. 48 yılında gerçekleşen bir diğer taht mücadeleside hükümdar Panu ile Pi arasında yaşandı. O dönemde ciddi bir hastalık salgını yaşandığı için Çinin saldıracağını düşünen Panu, Çine bir elçi göndererek barış istemesi ayrılık fitilini ateşledi. Panu'nun hükümdar olmasından rahatsız olan Pi, kendiside gizlice Çin'e elçi göndererek Panu'nun haritasını vermiş ve Çinin desteğini istemişti. Bu olaydan sonra Çin Pi'ye destek vererek Hun İmparatorluğunun başına geçmesini sağladı. Panu da güçlerini Kuzeye çekerek Kuzey Hun İmparatorluğunu kurdu. Bu dönemde Pi yönetimindeki Hun imparatorluğu, Çinin idaresini kabul ederek Güney bölgesinde, Panu ise Çine ve Güney Hun imparatorluğuna sert tavır alarak kuzey bölgesinde iki ayrı yönetim kurdu. Ancak Çinin ve Güney Hunlarının baskıları neticesinde M.S. 156 yılında Kuzey Hunları tamamen yıkılarak tarih sahnesinden silindi. Güney Hunları ise Çin ile iyi ilişkiler içerisinde olmasına rağmen, Çinin bu bölgeye hükmetme çabası neticesinde M.S. 216 yılında yıkılarak tarih sahnesinden silindi.

Bu dönem, Bölgede bulunan Kuzey Hunlarının 156 da yıkılıp,  siyenpiler tarafında batıya doğru itilmesi ve M.S. 216 Yılında Çinin Tüm Hunların topraklarını tamamen elini geçirmesiyle son buldu. Bölgede kalan Hunlar M.S. 400 lü yıllara kadar küçük devletler kurmuş olsada başarılı olamadılar. Bu olaylar silsilesinin neticesinde bugün Türkistan olarak alınan bölgeden Türk varlığı tamamen ortadan kalkmış oldu.



Asyanın doğusunda başlayan Hun hareketi, büyük Hun İmparatorluğunun yıkılması ve Hunların Orta Asyadan uzaklaştırılmasıyla başlayan süreç, yıkılan Büyük Hun İmparatorluğunda yaşayan Hun’ların batıya doğru hareketiyle farklı bir seyir izlemeye başladı. Buraya yaşayan Hunların büyük çoğunluğu gerek Çin akınları, gerekse Siyenpilerin sınırlarını genişletmesiyle büyük ölçüde Batıya doğru ilerleyen Hunlar, Hazar Gölü çevresinde toplanarak bu bölgeye yerleşip çoğaldılar. 

Devamı için yorum atmayı, istediğiniz merak ettiğiniz konuları söylemeyi unutmayın 
baturalppekes@gmail.com 

Tarih Okumak isteyenler için Tavsiye Üniversiteler

Herkese Merhaba bu ilk blog um bu yazıda size Tarih bölümü mevcut Üniversitesi ve Fakültelerini yazıcam isteyen araştırabilir.

= İzzet Baysal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi (Bolu),
– Adnan Menderes Üniversitesi,Fen Edebiyat Fakültesi (Aydın)
– Afyon Kocatepe Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Afyonkarahisar),
– Afyon Kocatepe Üniversitesi- Uşak Fen-Edebiyat Fak. (Afyonkarahisar)
– Akdeniz Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak.(Antalya),
– Anadolu Üniversitesi- Edebiyat Fak.(Eskişehir),
– Ankara Üniversitesi- Dil ve Tarih Coğrafya Fak. (Ankara),
– Atatürk Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Erzurum),
– Balıkesir Üniversitesi Fen- Edebiyat F. ( Balıkesir)
– Boğaziçi Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (İstanbul),
– Celal Bayar Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Manisa),
– Celal Bayar Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak.(İkinci Öğretim)-(Manisa),
– Cumhuriyet Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Sivas),
– Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Çanakkale),
– Dicle Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi (Diyarbakır)
– Dumlupınar Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Kütahya),
– Ege Üniversitesi- Edebiyat Fak. (İzmir),
– Erciyes Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Kayseri),
– Fatih Üniversitesi – Fen-Edebiyat Fak. (İstanbul),
– Fırat Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Elazığ),
– Gazi Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Ankara),
– Gaziantep Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Gaziantep),
– Gaziosmanpaşa Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Tokat),
– Hacettepe Üniversitesi- Edebiyat Fak. (Ankara),
– Harran Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Şanlıurfa),
– İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fak. ( Malatya),
– İstanbul Üniversitesi- Edebiyat Fak. (İstanbul),
– İstanbul Bilgi Üniversitesi Fen Edebiyat Fak.
– Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi- Fen-Ede. Fak. (K.Maraş),
– Kafkas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. ( Kars),
– Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. (Trabzon),
– Karadeniz Teknik Üniversitesi, Giresun Fen-Edebiyat Fak.,
– Kırıkkale Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Kırıkkale),
– Koç Üniversitesi- Fen-İnsani Bilimler ve Edebiyat Fak.(Burslu) (İstanbul),
– Marmara Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (İstanbul),
– Mersin Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Mersin),
– Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. (İstanbul),
– Muğla Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. (Muğla),
– Mustafa Kemal Üniversitesi Fen- Edebiyat Fak.(Hatay),
– Niğde Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Niğde),
– Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. (Samsun),
– Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ordu Fen-Edebiyat Fak.
– Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. (Ankara),
– Osmangazi Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Eskişehir),
– Pamukkale Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Denizli),
– Sakarya Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Sakarya),
– Selçuk Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Konya),
– Süleyman Demirel Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Isparta),
– Trakya Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Edirne),
– TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi(Burslu) (Ankara),
– Uludağ Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Bursa),
– Yeditepe Üniversitesi – Fen-Edebiyat Fak. (İstanbul),
– Yüzüncü Yıl Üniversitesi- Fen-Edebiyat Fak. (Van).

Umarım yararlı olmuştur İyi günler dilerim. 

Şamanizm Nedir ? #1

ŞAMANİZM #1 Şaman Kelimesinin Kökeni Nedir? Şamancılık veya Kamcılık olarak da bilinen Şamanizm (Fr. chamanisme) bir dinden ziyad...